- Katılım
- 14 May 2024
- Mesajlar
- 93,735
- Konu Yazar
- #1
Yenidoğan çetesine ilişkin soruşturma sırasında kendisini müsteşar olarak tanıtıp, savcıyı makamında tehdit etmeye kalkan Mustafa Kemal Zengin'in, bu girişiminin nedeni belli oldu. Zengin'in, Birinci Hastanesi'nde hemşire olarak görev yaparken tutuklanan Tuğce Toptemel'i serbest bıraktırmaya çalıştığı anlaşıldı. Zengin, Cumhuriyet Savcısı Yavuz Engin'i makamında tehdit ederken, suikast yapacak bazı kişiler olduğunu iddia etti. Zengin'in iddiasına konu olan tutuklu iki isim, haklarındaki suçlamaların asılsız olduğunu ileri sürerek davacı oldu. Savcı Engin, makamına gelerek ailesine kadar tehditler sıralayan Mustafa Kemal Zengin ve Avukat Aylin Arslanatar'ı tutuklanmalarının ardından adliye kapısında ters kelepçe taktırıp izlemişti. Savcıyı hem tehdit edip hem de beraber fotoğraf çektirmeyi de öneren Zengin'in ters kelepçeli hali, "Savcı ile ancak böyle ortak fotoğraf çektirilir" yorumuna da neden olmuştu.
Yenidoğan çetesi soruşturmasını yürüten Cumhuriyet Savcısı Engin Yavuz'u makamında tehdit eden Mustafa Kemal Zengin’in "Bunlar tehlikeli insanlar, savcıyı öldüreceklerdi" ifadeleriyle suçladığı otoparkçı kardeşlerin ifadesi ortaya çıktı. Savcının tehditin ardından 5 kişiyle birlikte tutuklattığı Yavuz Çelik ve Baki Çelik, ifadelerinde Zengin'i hedef aldı.
Kendisini İçişleri eski Bakanlığı Müsteşarı olarak tanıtan Mustafa Kemal Zengin yanındaki avukat Aylin Arslantatar ile birlikte savcının makamında savcıya ölüm tehditleri ederken Zengin’in "Bu kişiler Papa suikastını yapmış kişiler" olarak tanıtıp, tutuklandıktan sonra da "Sokakta çok güçlüler, savcıyı öldüreceklerdi, uyarmak istedim" dediği tutuklu şüpheliler Baki Çelik ile Yavuz Çelik’in de Mustafa Kemal Zengin'i suçladığı ortaya çıktı.
Yavuz Çelik, verdiği ifadede, serbest bırakılması için Mustafa Kemal Zengin ile görüştüğü Tuğçe Toptemel'in üvey kızı olduğunu iletti ve "Tuğçe'yi annesiyle birlikte okuttuk, hemşire oldu. Tuğçe, tutuklanmadan yaklaşık iki yıl kadar önce Beylikdüzü ilçesinde Özel Birinci Hastanesi'nde çocuk yoğun bakım ünitesinde hemşire olarak çalışmaya başladı. Yaklaşık 2-3 ay kadar de önce tarihini tam hatırlayamıyorum, içeriğini bilmediğim sağlık kuruluşlarıyla ilgili yapılan operasyonlarda gözaltına alınarak tutuklandı.” dedi.
Daha sonra Mustafa Kemal Zengin ile karşılaştıklarında kızının tutukluluğundan bahsettiğini ve “Kendisi bana 'Kaç yıldır tanışıyoruz, yardımcı olmak isterim, sen Tuğçe'nin bilgilerini ve dosya numarasını ver' dedi. Ben de verdim. Konuşmalarından avukat çevresinde araştıracağını zannettim. 'Ben sana haber vereceğim' dedi. Bu görüşmeden yaklaşık 10-15 gün sonra Mustafa Kemal zengin otoparka geldi ve oturduk. Bize kızımız Tuğçe’nin dosyasını araştırdığını, yakın zamanda ek ifadesinin alınacağını ve serbest kalabileceğini söyledi. Fakat bu bilgiyi kimden nasıl aldığını söylemedi.” açıklamasında bulundu.
Çelik, ifadesinde “Ben de Tuğçe’nin avukatı ve sevgilisi Mustafa G.’yi çağırdım, durumu anlattım. Kendisi de bana buna anlam veremediğini, çünkü ek ifade vermek için itirafçı olması gerektiğini, zaten Tuğçe’nin bu dosyada en masum kişi olduğunu ve suçsuz olduğunu ek ifade gerektirecek bir durumun olmadığını söyledi. Aracına binerek otoparktan ayrıldı." ifadelerini kullandı.
Baki Çelik ise verdiği ifadesinde "Mustafa Kemal Zengin 2,5 ay kadar önce kardeşim Yavuz Çelik ve bana emekli hakim ve savcı tanıdıkları olduğunu, avukatlık yaptıklarını, işlerin de iyi olduğunu, emniyette gözaltında bulunan Tuğçe Toptemel dosyasını onlara verebileceğini söyledi. Fakat ben bu teklifi kabul etmedim, Tuğçe Toptemel'in erkek arkadaşı avukat olduğundan dosyayı kendisinin takip ettiğini söyledim. Ben savcının kim olduğunu bilmiyorum, Mustafa Kemal Zengin ile savcı hakkında hiç konuşmadık.” ifadelerini kullandı.
Çelik, Büyükçekmece Adliyesi’ne hiç gitmediğini ve Zengin’in Savcının odasında kendi ismini ne maksatla kullandığını bilmediğini ifade ederek “Bir savcının makamında tehdit edilemeyeceğini, herhangi bir tutuklunun tehdit ile tahliye edilmeyeceğini gayet iyi biliyorum. Mustafa Kemal Zengin’in Cumhuriyet Savcısı‘na benim ismimi kullanarak bahsettiği siyasi parti yöneticileri ile alakalı sözleri tamamen asılsızdır, hiçbir siyasi partiye üyeliğim yoktur." söyleminde bulundu.
Yenidoğan çetesine ilişkin soruşturmada ilk tutuklamalar 22 Nisan 2024 tarihinde yapıldı. 22 kişi tutuklanarak cezaevine konuldu. Soruşturma sürerken, 2024 yılı ağustos ayında Avukat Aylin Arslanatar, Cumhuriyet Savcısı Yavuz Engin'i aradı.
Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Savcısı Engin ile önce telefonla konuşan Arslanatar, bazı şüphelilerin tahliyelerini gerçekleştirmezse savcıya yönelik suikast yapılacağı, ailesine zarar verilebileceği tehdidinde bulundu. Avukat Arslanatar ile birlikte Mustafa Kemal Zengin isimli birisi de tehditlerde bulundu.
Savcının yakınlarına ve yaşadıkları yerlere ilişkin bilgilerin ne şekilde sızdırıldığına dair araştırma yapılmış, savcının odasına kayıt cihazı yerleştirilmişti.1 Ekim'de, Avukat Arslanatar ile irtibatı tespit edilen Zengin, eski müsteşar olduğunu ileri sürerek, savcıya telkin ve tehditlerde bulundu.
Zengin'in savcıyı açık şekilde ölümle tehdit etmesi kayıt altına alınmıştı. Yapılan incelemede, savcının kişisel ve ailevi bilgilerinin tehdit edilmeden önceki bir tarihte 3 jandarma personeli tarafından sistemden sorgulandığından da şüphe edildi. Savcı Engin'in tehdit edilmesinin ardından düzenlenen operasyonda 11 kişi gözaltına alındı.
Savcıyı makamında tehdit eden Mustafa Kemal Zengin, yanındaki, bebek çetesinin avukatıyla birlikte savcının gizli kamera konulan odasında konuştu.Zengin'in şu sözleri kayıt edildi: "Ben 50 kişiye talimat verdiysem, benim adıma 50 kişi hareket ediyorsa sen gelenleri toplamakla bitiremezsin. Bunlar normal birileri değil diyorum. Sal içeridekini. Belayı defet. Artık mevzu şey mevzusu değil, kasıtlı olarak zarar mevzusu. Karşındaki adil insan değil. Gittiğin poligonda giriş çıkış saatin, yanındaki güvenliğin artırılması ailen kiminle konuşuyor? Kız kardeşin kiminle konuşuyor? Baban nereye gidiyor. Hanımı bakkala giderken mi? Babası camiye giderken mi? Neyin tedbirini alacaksın. Karşındakinin kim olduğunu bilmeden."
Zengin ve Arslanatar tehditlerini sıralarken, Savcı Engin'in sakin bir şekilde dinlediği ve mümkün olduğu kadar bu kişileri konuşturmaya çalıştığı anlaşıldı. Bu tehditlerin ardından, Savcı Engin yeninden harekete geçti. 11 Ekim'de Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan soruşturma kapsamında, tehdit olayına karışan 11 kişi gözaltına alındı.
Şüphelilerden 3 jandarma personeli işlemlerinin ardından serbest bırakılırken, aralarında 2 avukatın da bulunduğu 8 zanlı Büyükçekmece Adliyesine sevk edildi.
Soruşturma kapsamında savcılıkta ifade işlemleri tamamlanan 8 şüpheliden 5'i tutuklama, 3'ü ise adli kontrol şartı talebiyle sulh ceza hakimliğine sevk edilmişti.
Hakimlik, "özel hayatın gizliliğini ihlal etmek", "birden fazla kişiyle tehdit", "kişiyi yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle tasarlayarak öldürmeye teşebbüs", "yargı görevini yapanı etkileme ve kişisel verileri aykırı olarak ele geçirmek veya yaymak" suçlarından avukat Aylin Arslantatar, Mustafa Kemal Zengin, Baki Çelik, Yavuz Çelik ve Muhammed Emin Orhan'ın tutuklanmasına, avukat M.G., İ.K. ve T.A'nın ise adli kontrol şartı ile serbest bırakılmasına karar vermişti.