- Katılım
- 14 May 2024
- Mesajlar
- 102,849
- Konu Yazar
- #1
Türkiye’de beden bağışı sayısı az. Bu durum nedeniyle, tıp fakültesi öğrencileri en önemli eğitim materyalleri kadavra üzerinde el becerisi kazanamıyor. Uzmanlar, hekim adaylarının ilk hastasının kadavra olması gerektiğini belirtiyor. Ege Üniversitesi (EÜ) Tıp Fakültesi’nden Prof. Dr. Servet Çelik, kadavra bulunmadığında ithal etmek zorunda kaldıklarını söyledi.
Tıp fakültelerinin en önemli derslerinden anatominin ana eğitim materyali olan kadavranın temin sorunu nedeniyle eğitimin kalitesi düşüyor.
Öğrencilerin el becerisi kazanması, beden üzerinde uygulama yapması için kadavra büyük önem taşıyor. Türkiye’de beden bağışının az olması dolayısıyla büyükşehirlerdeki üniversitelerde bile bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar az sayıda kadavra bulunuyor. Çoğu tıp fakültesi öğrencisinin kadavra görmeden mezun olduğunu dile getiren uzmanlar, kadavra bulunamadığında ithal etmek zorunda kalındığını söylüyor.
Ege Üniversitesi (EÜ) Tıp Fakültesi Anatomi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve EÜ Girişimsel Anatomi Plastinasyon Uygulama Araştırma Merkezi Müdür Yardımcısı Prof. Dr. Servet Çelik, 20 yıl önce bir kadavra üzerinde çalışabildiklerini vurgulayıp, “2010’dan sonraki yıllarda ufak ufak bağışlar artmaya başladı. 3-4 yılda bir kadavra gelirken, yılda 1-2’lere çıkmaya başladı.” dedi. Türkiye’nin son yıllarda bağış konusunda daha iyi bir konuma geldiğini belirten Çelik, “İzmir gibi büyükşehirlerdeki üniversitelerde bağış sayısı yılda 5-6 olabiliyor. Bağışlar artmaya başladı ama hala yeterli düzeyde değil. Batıdaki standartlara ulaşmamız için sadece EÜ Tıp Fakültesi'ndeki 400 1’inci sınıf öğrencisinin yılda 40 tane kadavrayla çalışması lazım.” şeklinde konuştu.
Tıp fakültesi öğrencilerinin beden üzerinde uygulama yapması, el becerisini kazanmasını istediklerini dile getiren Prof. Dr. Çelik, “Beden bağışı eksik olunca eğitim, öğrencinin bire bir el becerisi kazanmasından ziyade kadavraların, organların, kasların, yapıların önceden anatomi hocaları tarafından hazırlanıp, öğrenciye gösterilmesine, yani müze formatına dönmüş oluyor.” dedi. Hekimin ilk hastasının kadavra olması gerektiğini vurgulayan Çelik, “En azından gerçekçi bir dokuyu görmelerini, bunun yanında ölmüş kişinin bedeniyle karşılaşmaları onları psikolojik olarak da hekimliğe hazırlıyor.” diye konuştu. Türkiye’de bire bir kadavrayla çalışan öğrenci sayısının az olduğunu söyleyen Prof. Dr. Çelik, şöyle devam etti: “Bir yılda 15-20 civarında öğrencinin belli bölgeleri inceleme şansı oluyor. Günümüzde kadavrada çalışmayı bırakın, kadavra görmeden mezun olan çok sayıda sağlık profesyoneli var. Çoğu fakültede sadece var demek için bir veya iki tane kadavra var. Beceri kazanamadan hekimler mezun oluyor. Anatomi asistanları, uzmanlarının dahi çoğunun kadavrada çalışma şansı olmuyor.”
Kadavra bulunmadığında ithal etmek durumunda kalındığını vurgulayan Prof. Dr. Çelik, “İthal kadavralara ciddi bedeller ödemek zorunda kalıyoruz. Bunlar ülkemizin parası. İhtiyacı karşılayacak kadar ithalat da yapılamıyor. İşin doğrusu bir bedene fiyat biçilmesini de doğru bulmuyoruz ama çok sayıda fakültemiz, öğrencimiz var. İhtiyaçtan dolayı da bakanlık bu yola gitmek zorunda kaldı. Öğrenciler en azından bir kadavra görsün diye üniversitelerde alımlar yapılıyor.” diye konuştu.