- Katılım
- 14 May 2024
- Mesajlar
- 90,603
- Konu Yazar
- #1
İran'ın 1 Ekim'deki füze saldırısına karşılık veren İsrail, Tahran'daki askeri noktaları hedef aldı. İran, saldırının sınırlı hasar yarattığını belirtirken İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, "Tahran'ın kendini savunma yeteneğini sert şekilde vurduklarını" söyledi. Saldırıya ilişkin en dikkat çeken detay, Netanyahu'nun "Emri Amerika'dan almadık" dediği açıklaması oldu. Şimdi en çok merak edilen nokta, bir sonraki adımın ne olacağı. Bu misillemelerin sonu gelecek mi? (Haber: Derya Doğan)
İsrail, İran'ın 1 Ekim'deki füze saldırısına 26 Ekim'de verdiği karşılıkta, başkent Tahran ve diğer kentlerdeki askeri üsleri hedef aldı. İsrail'in en büyük askeri ve siyasi müttefiki Amerika, İsrail'in saldırıyı "meşru müdafaa" hakkı kapsamında yaptığını ifade etti. İsrail, saldırdan öncede ABD'ye bilgi verdi. Savunma Bakanlığı Pentagon, saldırılarda ABD'nin herhangi bir dahlinin söz konusu olmadığını açıkladı. İsrail Devlet televizyonu KAN, saldırı sırasında İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile Savunma Bakanı Yoav Gallant'ın Savunma Bakanlığı binasında olduğu bilgisini paylaştı.
ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin, Tahran'ı İsrail saldırılarına karşılık vermemesi konusunda uyarırken, Gallant'la yaptığı telefon görüşmesinde "bölgedeki gerilimi azaltma fırsatlarından" bahsetti. Austin yaptığı açıklamada “İran, İsrail'in saldırılarına karşılık verme hatasına düşmemeli ki bu da bu alışverişin sonunu getirmeli” dedi. ABD Başkanı Joe Biden ise Ortadoğu'da topyekûn bir savaş korkusunu arttıran gerilimin durdurulması çağrısında bulundu. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, "Hava kuvvetlerimiz İran'ın kendini savunma ve bize yönelı̇k füze üretme yeteneğini sert bir şekilde vurdu" açıklamasını yaptı.
İsrail ordusu, çok sayıda İsrail jetinin 26 Ekim'de, şafaktan önce Tahran yakınlarındaki ve İran'ın batısındaki füze fabrikalarına ve diğer tesislere yönelik üç dalga saldırıyı tamamladığını açıkladı. Bu saldırı İsrail'in ezeli düşmanı İran'ın 1 Ekim'de İsrail'e yaklaşık 200 balistik füzeyle yaptığı saldırıya misilleme niteliğindeydi. İran, saldırının ardından kendini savunmaya “hakkı ve yükümlülüğü” olduğunu ancak “bölgesel güçlere karşı sorumluluklarının farkında olduğunu” bildirdi. İran ordusu, İsrail savaş uçaklarının İlam, Huzistan eyaletleri ve Tahran çevresindeki sınır radar sistemlerini hedef almak için “çok hafif savaş başlıkları” kullandığını söyledi. İran Meclis Başkanı, İsrail'in İran'a yönelik saldırısına “kesin” ancak “gerekli düşüncelerle” karşılık verileceği sözünü verdi.
İran Parlamento Başkanı Muhammed Bagher Kalibaf, dört İranlı ordu personelinin ölümüne neden olan saldırıyı, "İsrail için bir başka yenilgiyle sonuçlanan pasiflikten kaynaklanan bir saldırganlık eylemi" olarak nitelendirdi. İsrail ordusu, uçaklarının İran'ın İsrail'e fırlattığı füzelerin yapımında kullandığı tesislerin yanı sıra karadan havaya füze mevzilerini de hedef aldığını açıkladı. Petrol ya da füze sahalarının vurulduğuna dair herhangi bir haber paylaşılmadı. Eğer böyle olsaydı, saldırıların çok daha ciddi bir tırmanışa işaret etmesi beklenecekti.
İran'ın dini lideri Ali Hamaney, İsrail'in saldırısının "ne küçümsenmesi ne de abartılması" gerektiğini söyledi. İlk açıklamasını, öldürülen dört silahlı kuvvetler mensubunun aileleriyle gerçekleştirdiği görüşmede yapan Hamaney, İsraillilerin saldırıların etkisini gerçekte olduğundan daha büyük göstermeye çalıştığını, ancak İran içinde saldırıları daha küçük göstermeye yönelik herhangi bir hareketin de “yanlış” olacağını söyledi. Hamaney açıklamasının devamında, şunları kaydetti: “Siyonist rejimin hesaplama hatası bozulmalıdır. Onlar İran'ı, gençlerini ve milletini tanımıyorlar. İran milletinin gücünü, yeteneklerini, inisiyatifini ve iradesini henüz tam olarak kavrayamadılar, bunu anlamalarını sağlamalıyız.” Resmi haber ajansı IRNA'nın aktardığına göre Hamaney ayrıca Tahranlı yetkililerin, İran'ın gücünü en iyi nasıl göstereceklerine karar vermeleri gerektiğini belirtti.
Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi, İsrail saldırılarını görüşmek üzere İran'ın talebi üzerine yarın toplanacak. İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, BM Genel Sekreteri Antonio Gutteres'e, Güvenlik Konseyi'ni acil toplantıya çağıran bir mektup gönderdiğini ve İran'ın İsrail'in suç teşkil eden saldırganlığına karşılık verme hakkını saklı tuttuğunu söyledi. İsrail'in BM Büyükelçisi Danny Danon, Güvenlik Konseyi'ni toplama hamlesinin “İran'ın bu kez siyasi arenada kendilerine zarar vermeye yönelik bir başka girişimi” olduğunu ifade etti. Danon, İran'ın İsrail'in uluslararası hukuku ihlal ettiği iddiasını reddetti. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu daha önce yaptığı açıklamada, İran'a saldırı kararının Tel Aviv'de alındığını ve Washington'daki karar vericilerden etkilenmediğini söyledi. Hükümet ortağı olan İsrail aşırı sağı ve kendi tabanı, "saldırıların daha sert olması" eleştirileri yapıyordu. Hatta nükleer tesislere saldırı çağrısı yapanlar bile oldu.
Buna karşılık israil Cumhurbaşkanı Yitzak Herzog ve muhalefetin önde gelen isimlerinden Benny Gantz, ABD'ye desteği için teşekkür etti ve bu saldırının İran'la mücadelede yeni bir aşamayı başlatacağını söyledi. İsmi açıklanmayan askeri kaynaklara dayandırılan haberlerde, İsrail'in İran'a yönelik bu saldırısının ülkenin hava savunma sistemlerini etkisiz hale getirdiği iddia edilse de İran, saldırıların sınırlı hasar verdiğini bildirdi. Diğer yandan İsrail kamuoyunda da bir kutuplaşma var. İsrailli esirlerin aileleri ateşkese odaklanılmasını istiyor ve bu çatışmalar nedeniyle kendilerini terk edilmiş hissediyorlar. İsrail aşırı sağı ise daha fazlasını görmek istiyor. Onların duymak istediği tek şey "zafer."
Ofisinden yapılan açıklamaya göre İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant, ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin'e İsrail'in İran'a yönelik saldırıları hakkında bilgi verdi ve "ortaya çıkmış olabilecek stratejik fırsatları” görüştü. Açıklamada, “Gallant, füze üretim tesislerine, karadan havaya füze dizilerine ve İran'ın hava kabiliyetlerine yönelik saldırıların başarısına ilişkin ilk değerlendirmeleri ele aldı” denildi. Lübnan ve Gazze'deki çatışmalara da atıfta bulunularak “Bakan Gallant ayrıca hem kuzey hem de güneydeki operasyonel başarıların bir sonucu olarak ortaya çıkan stratejik fırsatları da ele aldı” ifadeleri kullanıldı.