- Katılım
- 14 May 2024
- Mesajlar
- 93,042
- Konu Yazar
- #1
TRT'de 1990'lı yıllarda yayınlanan "Resim Sevinci" programıyla Türkiye'de ünlenen ressam Bob Ross'un kurduğu şirketin, ürünlerinin taklitleriyle ilgili hukuk mücadelesi sürüyor. Şirket ikinci kez Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu.
Kısa sürede yaptığı doğa resimleriyle ünlenen Amerikalı ressam Ross'un kendi adını taşıyan şirketinin taklit ürünlerle ilgili hukuk mücadelesi sürüyor.Türkiye'de, Türk Patent Enstitüsünde tescilli, yağlı boya ve boyama malzemelerini satan ABD'li Bob Ross şirketi, 2019'daki başvurusunun ardından bir kez daha hukuki mücadelesini Anayasa Mahkemesine taşıdı.
1995'te vefat eden Ross'un kurduğu şirket, Türkiye'de, "Bob Roos markasını taşıyan ürün ve eğitim programlarının taklit edilerek veya başka ülkelerden hukuka aykırı şekilde ithal edilerek, yurt içinde satışa sunulduğu" gerekçesiyle dava açtı.Davaya bakan İstanbul 3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi, 5 Aralık 2013'te, herhangi bir hakkı bulunmamasına rağmen başvurucuya ait markayı taşıyan ürünlerle başvurucuya ait eğitim CD'lerinin, Türkiye'de bir şirket tarafından ticari amaçlı kullanıldığını, markaya tecavüzde bulunduğunu tespit etti.
Davalı şirketin markayı kullanmasının yasaklanmasına, bu markayı taşıyan ürünlerinin imhasına karar veren yerel mahkeme, başvurucu şirkete maddi ve manevi tazminat ödemesine de hükmetti.İstanbul 3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi, Bob Ross markasının "tanınmış marka" olduğunun tespitini ise reddetti.
Bob Ross şirketi, "tanınmış marka" konusundaki istemine ilişkin mahkeme kararını Yargıtaya taşıdı. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 22 Eylül 2014'te yerel mahkemenin kararını onadı.Bob Ross'un şirketi, 13 Ağustos 2015'te Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundu.Başvuruda, "adil yargılanma hakkının ihlal edildiği" öne sürüldü.Anayasa Mahkemesi, Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine karar verdi.
Bob Ross şirketi, bu kez de davanın uzun sürmesi nedeniyle "makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği" iddiasıyla Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu.Anayasa Mahkemesi, makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin ikinci başvuruyu, iç hukuk yolları tüketilmediğinden 18 Eylül 2024'te kabul edilemez buldu.